SORU:
Uzun zamandır Şeyh el-Habib’in derslerini dinliyorum, ve davasını sağlam, inkar edilemez delillerle sunduğunu söyleyebiliyorken, Ebu Bekir’in siyah olduğunu ve Mekke’de ‘Taim’ adlı zayıf bir kabileye ait olduğunu neden belirtmek zorunda olduğunu anlamıyorum. Bunların tarihsel gerçekler olduğunu anlıyorum, ancak bu tür gerçeklerden bahsetmenin yanlış mesaj vereceğini düşünüyorum. Dünya zaten Arapları önemli bir ırkçılık sorunu olarak görüyor.
Bunun bir üstünlük duygusundan mı kaynaklandığını merak ediyorum. Bir Arap’ın İmam Sadık’a gelip Arapların ne kadar asil, güçlü ve üstün olduğuna dair bir şeyler söylediği bir rivayeti hatırlıyorum. İmam onu bu tür iddialarda bulunduğu için eleştirdi ve Allah’ın üç tür insan yarattığını söyledi: ””Liderler, liderlik edenler ve diğerleri köpük gibidir”.
Topluluğumuzdaki birçok insan, belirli bir etnik kökene bağlı oldukları veya başkaları tarafından küçümsenen belirli bir ırktan geldikleri için ayrımcılığa maruz kalıyor. İnsanlar kolayca yanlış anlayabilir ve sözlerinizi bağlamından çıkarabilir, bu yüzden ırktan veya etnik kökenden bahsetmemek daha iyi olmaz mı?
CEVAP:
Bismillahirrahmanirrahim
Allah, Muhammed’i ve ailesini salat eylesin, yeniden ortaya çıkmalarını hızlandırsın ve düşmanlarını lanetlesin.
Şeyh el-Habib, birçok vesileyle, İslam’ın renk, ırk veya aşiret bağına dayalı olarak ayrımcılık yapmadığını pek çok kez açıkça ortaya koymuştur. İnsanları ten rengine göre ya da kölelik ya da kölelik geçmişinden geldiği için hiçbir şekilde aşağılamadı. Hazretleri, sadece Ehl-i Beyt muhaliflerinin efendileri Ebu Bekir ve anneleri Ayşe hakkında öne sürdükleri yanlış iddiaları çürütmek niyetindedir.
“Sünni” fıkra, Ebu Bekir ve kızı Ayşe’nin beyaz tenli olduğunu iddia ediyor. Ancak, tarihsel araştırmalar yaptıktan sonra Şeyh el-Habib, bu iddiaların yanlış olduğu sonucuna vardı. Bu nedenle, Ebubekir ve Ayşe’nin ten rengi ve etnik kökeniyle ilgili tarihsel gerçekleri, Hazretlerinin araştırması bağlamında sunmak gerekiyordu. Bu, tamamen bu gerçekleri sunmanın amacıydı.
Aksi takdirde, efendimiz Ammar bin Yasser ve ebeveynlerinin hepsi köle ve koyu tenliydi. Ayrımcılık yapmadığımızı kanıtlayarak onlara saygı ve hayranlık gösteririz. Bu gerçekler, bu uydurmaları anlatan Ehl-i Beyt muhaliflerinin yanı sıra bunları yayan alimler arasında yaygın olan tarihsel önyargıya işaret etmeye yardımcı olur. En kutsal kabul ettikleri ya da düpedüz uydurdukları ve kendi önyargılarına uyan anlatıları yaydığı kişilerin kökenlerinden bahsetmekten çekinmeleri şaşırtıcı değildir.
Şeyh el-Habib Dairesi